Doğduğumuzda konuşmayı bilmeyiz ve kendimizi nasıl ifade edeceğimizi bilmeden ölürüz. Hayatımız konuşamayanın sessizliği ve anlaşılmayanın sessizliği arasında akıp gider, faydasız ve esrarengiz bir kader de bu akışın etrafında gezinip durur - tıpkı hiç çiçeğin olmadığı yerde gezinen bir arı gibi-