Kitap 4 öyküden oluşuyor:
İlk öykümüz kitabında adı olan mürebbiye, iki çocuğun mürebbiyedeki tuhaflığı fark edip evdeki durumu çözmeye çalışmasıyla başlıyor. Çocukların bakıcılarıyla olan bağını, iki kardeşin arasındaki oluşan o bağı ve kızların çocukluktan yetişkinliğe girme evresini okuyoruz. Aslında çok kısa hikaye olmasına rağmen Stefan Zweig yine tüm duyguları yaşatıyor. Benim kitaptaki en beğendiğim hikaye oldu özellikle çocukların hiçbir şey anlamaması ama okuyucunun her şeyi anlaması çok güzeldi.
İkinci hikayemiz Yaz Novellası, ergenlikteki bir kızın aşk şiirlerine ilgisini görünce; onun tepkilerini görmek için yaşlı bir adam tarafından, sanki vapurdan inen bir genç yazmış gibi yazılan bir aşk mektubundan sonra olan olayları konu alıyor. Zweig burada açıkça yaşlı genç aşk hikayeleri yazan yazarları eleştiriyor.
Üçüncü hikaye geç ödenen borç, baş karakterin gittiği bir tatilde gençken hayran olduğu bir tiyatrocu ile karşılaşmasını ve tiyatrocunun; itibarının, parasının olmadığı bir durumu okuyoruz. Bu hikaye de Zweig ilk defa hikayeden çıkarılması gereken dersi bir cümle halinde veriyor, pek tarzı değildir normalde.
Dördüncü hikaye kadın ve yeryüzü, kurak bir yazda beklenen yağmurun yağması ve yağmurla birlikte tanıştığı kadını anlatıyor. Bu hikayede çok fazla doğa ile ilgili betimleme yapılmış ama okurken o betimlemeler sanki doğayı değil de bir kadını anlatıyormuş gibi, belki de gibisi fazla bilemeyiz.