Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şöyle de iddia edilebilir: Hz. Muhammed (s), Arap ulusuna yaptığı bu çağrı kabul edilerek onlar tarafından liderlik makamına getirilebilirdi. O da ipleri eline aldıktan sonra her türlü güce sahip olurdu. Bu gücünü, önce insani egemenliğine boyun eğdikten sonra insanların Rablerine ibadet etmelerini sağlama, kendisi ile birlikte gönderilen tevhid akidesinin kökleştirilmesinde kullanabilirdi. Ne var ki, âlim ve hâkim olan Allah, elçisini böyle bir amaca yöneltmedi. Bilakis onu ve onunla birlikte olan bir avuç güçsüz inanmışı, "La ilahe illallah"ı açıktan haykırmaya ve bu haykırma karşısında başlarına gelecek meşakkatlere katlanmaları yönüne yöneltmeye yeğledi. Niçin böyle istedi? Elbette Allah, Elçisi ve onunla birlikte olan bir avuç inanmışı böylesi zor sıkıntılara sokmak istemezdi. Yüce Allah, milliyetçilik ülküsü ile ortaya çıkmanın ve insanları buna çağırmanın doğru bir yol olmadığını biliyordu. Bundan dolayı öyle değil de, böyle yönlendirdi elçisini. Ülkenin gasp edilen topraklarını Rum ve Pers tağutlarının elinden kurtarıp bir Arap tağuta teslim etmek çözüm değildi. Tağutların hepsi tağuttur, adı sanı ne olursa olsun... Yeryüzü Allah'ın mülküdür; onun adına kurtarılması gerekir.
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.