"İnsan sana her şeyini anlatabilir, sen
aklında tutamadığın için kimseye söylemezsin nasıl olsa. Birkaç
hafta sonra ele avuca gelirler iyice. George tanımış tabii
seni. Konuşup duruyor o, sen nasıl olsa bir şey anlamıyorsun."
Heyecanlı bir ifadeyle öne eğildi. "Zenci lafı işte, üstelik bir de
beli kırık zencinin lafı. Bu yüzden hiç önemi yok, öyle değil mi?
Sen normal olsan da aklında tutmazdın zaten dediklerimi. O
kadar çok gördüm ki ben bunu ... Biri ötekine anlatıp durur,
ötekinin duyup duymadığının ya da aniayıp anlamadığının
hiçbir önemi yoktur. Konuşuyorlar ya da hiç konuşmadan karşılıklı
oturuyorlardır ya, önemli olan budur işte. Karşıdakinin
dinleyip dinlememesinin hiç ama hiç önemi yoktur." O kadar
heyecanlanmıştı ki eliyle dizine vurmaya başlamıştı. "George
sana saçma sapan şeyler söyleyebilir, bunların hiç ama hiç
önemi yoktur. Önemli olan konuşmaktır. Biriyle birlikte olmak.
Önemli olan budur işte," dedikten sonra sustu bir an.