Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Akşamları geldiğimde onu evde görmüyordum. Yoksa çekip gitmiş miydi, bilmiyor, bilmek de istemiyordum. Yalnızlığa, ölüme mahkûmdum nasıl olsa. Her fırsatta âşıklarıyla temaslar kurmaya kalktım. Kimse inanmaz bana. Fakat birisinden hoşlandığını öğrenir öğrenmez, adamın peşine düştüm. Neler yapmadım neler, kendimi aşağıladım, şaklabanlıklar ettim, ahbap oldum adamla, yaltaklandım, ne diller dökmedim! Hem de ne âşıklar! İşkembeci, fakih, ciğerci, müftü, tüccar, feylesof, ki isimler ve lakaplar değişik, ama hepsi de bir sürü fasarya adam. İşte bunları bana tercih etmişti. Kendimi nasıl da küçültüyor, iki paralık ediyordum, kimse inanmayacak, çünkü karımı elimden kaçırmaktan korkuyor, bu işin yolunu yordamını, kadın tavlama ilmini karımın âşıklarından öğrenmek istiyordum! Ama ancak zavallı bir pezevenktim ben; o ahmaklarsa sakalıma gülüyorlardı benim. Hem ben nasıl bu aşağılık adamlar gibi olabilirdim? Şimdi şimdi anlıyorum: O, bu herifleri yüzsüz, ahmak ve kokuşmuş oldukları için seviyordu. Onun aşkı pislik ve ölümle aynı şeydi aslında. Ben onunla gerçekten yatmak istiyor muydum? Benim başımı döndüren, dış görünüşü müydü onun, yoksa onda uyandırdığım tiksinti miydi; tavırları, davranışları mı yoksa? Çocukluğumdan beri annesine olan sevgim mi, yoksa bütün bunlar iç içe tek şey mi? Hayır, bilmiyorum. Yalnız bildiğim bir şey var ki, bu kadın, bu kahpe, bu cadı, ruhuma hangi zehri damlatmıştı ki, onsuz olamıyordum, tenimin her zerresi onun her zerresine aşeriyordu. Her zerrem açlığını haykırıyordu. Onunla herkeslerden uzak, kayıp bir adada yalnız kalabilmeye can atıyordum.
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.