Gönderi

“İSLAM’A FAZLA DALMA AKLINI KAYBEDERSİN” DİYORLAR. BU NE KADAR DOĞRUDUR?
“İslam’a fazla dalma aklını kaybedersin.” Herhalde dünyaya dalınca kaybetmiyoruz! Bu söz aslında “fazla kulluk yapma” demektir, bu da şeytanın sözüdür. Şeytan kişiye böyle söyleterek onu rabbinden alıkoymak ister. İslam, Allah’a teslim olmak demektir. Allah’a teslim olan kişi aklını hiç kaybeder mi! Aksine Allah’a teslim olan kişi aklını nurlandırır, Allah’ın nuruyla anlar, feraset ve basiret sahibi olur. Peki, kullukta en çok derine dalan kimdir? Elbette ki Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’dir. O, gece gündüz Allah ile beraberdi. Daha sonra en çok derine dalanlar sahabelerdir. Şayet çok derine inmekle akıl kaybedilseydi önce peygamberlerin aklını kaybetmesi gerekirdi; çünkü onlar Allah’ın vahyiyle, Allah ile, meleklerle, Cebrail (a.s.) ile muhatap olmuşlardı. Bir de şöyle bir durum vardır. Biri İslam’da derine dalmak yerine kendi kendine nefsinin derinliğine, kibrine dalarsa, Allah’ın vahyiyle değil de başka kuruntuyla, şeytanın verdiği vesveselerle iş yapar, şeytanın peşinden giderek derine dalarsa aklını kaybetmekle kalmaz imanını da kaybeder. Allah ayetlerinde “siz hiç düşünmez misiniz, tedebbür etmez misiniz, tefekkür etmez misiniz, akletmez misiniz (aklınızı kullanmaz mısınız) nasıl böyle hüküm veriyorsunuz (nasıl böyle düşünüyorsunuz)” buyurarak İslam’da ve Kur’an’da derine dalmamızı, derinlemesine düşünmemizi emreder. Kişi derine dalınca tedebbür etmiş olur ve ayetlerin arkasındaki manaya bakmış olur. Tedebbür, aynı zamanda tedbir almak demektir. Dolayısıyla kulun derine dalıp düşünmesi, cehenneme gitmemek ve şeytanın tuzağına düşmemek için tedbir alması gerekir. Tedbir alabilmesi için de kulun her daim tedebbür etmesi gerekir. Tefakkuh, derinlemesine düşünmektir. Allah ayet-i kerimede “tefakkuh etmez misiniz” buyurur. Kul ayetlere derinlemesine dalmazsa düşünemez ve ayetler üzerinde tefekkür edemez. Allah iman etmeyenler için “onlar Allah’ın ayetleri üzerinde tefekkür etmiyorlar mı” buyurur. Kul, Allah’a iman eder, imanını artırmak isterse Allah’ın ayetleri üzerinde o zaman tefekkür eder. Bütün bunlardan “derine dalma!” sözünün şeytana, iblise ait olduğunu anlıyoruz. Allah’ın yerdeki, gökteki, afaktaki ve enfüsteki ayetlerini okuyup üzerinde tefekkür etmemiz gerekir ki derine dalalım; çünkü derine dalınca ayetler bizde imana dönüşür. “İslam’da fazla derine dalma, aklını kaybedersin” diyenler hayatı sadece dünya hayatı olarak görmüş, öyle anlamışlardır. Hâlbuki bir mü’minin, Müslüman’ın hayatının her anında Allah ile olması, İslam’ı sadece bazı zamanlarda değil her anda yaşaması ve her anda Allah’ın huzurunda olup ahiretinin hesabını yapması gerekir. Yoksa “Allah’ı namazdan namaza düşün yeterdir” dersek Allah’ı hayatımızdan çıkarmış oluruz. Dini de âbdiyet dini olarak değil ibadet dini olarak zannetmiş, dolayısıyla Hristiyanlar gibi yapmış oluruz. Kısacası “derine dalmayın” diyenler aslında hiç dalamayanlardır, dalmayı sevmeyenlerdir, biri Allah ile ahireti ve ebedi hayatıyla meşgul olur da dünyayı unutur diye rahatsız olanlardır.
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.