Mesela eğitim veren birinin bu eğitimi mutlaka rahmetle yapması gerekir. Kişi “bismillahirrahmanirrahim” deyip bunu
rahmetle yapmazsa o eğitimden bir fayda gelmez. Başka bir örnek vermek gerekirse; eskiden çocuklar Kur’an’ı öğrenmek için gittikleri yerde yedikleri dayaktan dolayı korkudan kaçıyordu.
Gerçi çocuklara dayak atılması şimdiki eğitim sistemiyle biraz daha zorlaştı. Eskiden eğitim rahmetle verilseydi elbette ki durum böyle olmazdı. Çocuklar da rablerinin vahyini muhabbetle öğrenir, anlardı; ama eskiden eğitim rahmetle yapılmadığı için çocuklar Kur’an’ı öğrenemiyordu. Bu yüzden gerçek imam; sadece bir şeyi öğretirse değil, “bismillahirrahmanirrahim” deyip eğitimi
rahmetle yaparsa imamdır. Bir de İmam, ölüleri yıkayan değil dirileri yıkayandır.
Allah ayet-i kerimede; “Allah, İbrahim'i birtakım kelimelerle imtihana tabi tuttu. İbrahim hepsinin gereğini yerine getirince Allah da ona; ‘seni insanlara imam kılacağım’ buyurdu. İbrahim de; ‘benim neslimden gelenleri, bana tabi olanları da’
dedi. Allah; ‘benim ahdim zalimlere ermez’ dedi”3 buyurur. Yani rahmeti olmayan, etrafındakilere rahmetiyle muamele etmeyen zalimlere benim ahdim ermez ve onlardan imam olmaz, buyurdu Allah.
İmam olan birinin Hz. İbrahim (a.s.) gibi imtihana tabi tutulunca gereğini yerine getirip merhametli olması, rahim olması, zalim olmaması, Allah’ın rahmeti ile muamele etmesi gerekir ki imam olmaya layık olabilsin. İmam olmaya layık olmayanlar ölülere imam olur, ölüleri yıkar. Allah’ın imam dedikleri ise ölüleri yıkayan değil; dirileri yıkayan, temizleyen,
terbiye eden, nefislerini tezkiye edenlerdir.