Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

10/10 puan verdi
Liza Knapp'ın önsözünde bahsettiğine göre, Dostoyevski notlarında Prens Lev Nikolayeviç Mışkin'i "kutsal çılgın" olarak tanımlar.* Ardından Knapp şöyle yazar: kutsal çılgın tiplemesi Aziz Paulus'un havari mektubuna dayanır ("biz isa uğruna çalışan çılgınlarız, fakat sen İsa'da bilgeleşiyorsun"). Kutsal Çılgın, azizlikle, dünyeviyattan uzak olmayla, toplumun kıyısında kalmışlıkla bağdaştırılmıştır.* bu Prens'i güzel tanımlıyor: toplumun kıyısında kalmışlık. Lev Nikolayeviç o kadar iyi niyetli, saflığı öylesine bozulmazdır ki içinde bulunduğu toplum tarafından garipsenir ve "budala" diye anılmaya başlar. Dostoyevski Budala'nın ilk bölümünü yazdıktan sonra yeğeni Sonya'ya şöyle yazmıştır: “Romanın temel düşüncesi, mutlak iyi adamı anlatmak. Özellikle bugünlerde, dünyada bundan güç iş yok.” ve şöyle devam eder: “Bütün dünyada mutlak iyi olan tek insan vardır: İsa... Hıristiyan edebiyatındaki iyi kişilerin en kusursuzu Don Kişot'tur. Fakat iyi olmasının tek nedeni, aynı zamanda gülünç olmasıdır. Dickens'ın Pickwick'i de gülünçtür ve bu yolla başarılı olmaktadır. kendi değerinin farkında olmayan bu gülünç kişilere karşı bir merhamet uyanmakta ve bu yoldan, okuyucuda bir yakınlık duygusu ortaya çıkabilmektedir. Merhametin uyanışı, mizahın sırrıdır. Jean Valjean da güçlü bir girişim, fakat o bahtsızlığın derinliği ve toplumun ona yaptığı haksızlıklar yoluyla okuyucuda yakınlık uyandırıyor. Benim romanımda bu tür şeyler hiç yok ve tam bir başarısızlığa uğramaktan müthiş korkuyorum.”** Bunun anlamı şudur ki Dostoyevski Suç ve Ceza'dan farklı olarak bu kitapta ahlaka yaklaşımını dıştan değil, içten yapar. yani Mışkin iyidir, onun iyiliği dışarıdakilerin kötülüğüyle daha da görünür kılınmaz. Mutlak İyi'dir o, tıpkı bozuk toplumda dirilmiş İsa gibi. Çoğu kişi gibi ben de ilk okuduğumda onu Aleksey Karamazov'a benzetmiştim fakat aslında ne kadar farklı olduklarını buradan anlayabiliriz. Aleksey dünya karşısında Mışkin gibi “saf” değildir. O; sorumluluklarının gayet farkında, kendisini ayartmaya çalışan kötülüklere karşı koyacak kadar aklı başında bir karakterdir. Bana kalırsa sorumluluk bilinci burada önemli ve ikisi arasındaki en belirgin fark. Aleksey Karamazov Dostoyevski'nin “hepimiz birbirimizden sorumluyuz” felsefesini anlaşılabilir kılacak yegane kişi fakat Mışkin'de öyle bir amaç güdülmediğini zaten mektubundan da anlayabiliyoruz. Alyoşa, ayartmaların farkındadır, hayata uyum sağlamıştır ve kendine söz geçirebiliyordur. Mışkin ise başka bir varlıkmışçasına normal bir insanın tutkularına ve arzularına yabancı bir adam. İnsanlar onun iyiliğine saldırmaz, onun iyiliğini “garipser”. Tam hatırlamıyorum ama romanın sonlarına doğru birisi Mışkin'e “size nasıl budala diyebiliyorlar?” diye soruyor. Sonra, bir yerde Prens kendisini kandırmak isteyen diğer bir karakterin onu kandırmak istediğini bildiğini ve buna üzüldüğünü dile getiriyor. Buradan anladığımız şu; kendisi aslında hiç de aptal değil ve her şeyin gayet de farkında. Bunu birisi daha yazmıştı ben de tekrarlayacağım, Karamazovlardan benzerlik kurulabileceği asıl karakter bence de İvan Karamazov. Mışkin olayları, mutlak iyiliği sebebiyle tarafsız yorumlayabiliyor ve bu da denildiği gibi İvan Karamazov'un yapmak istediğini, yani olaylarda kalabilmeyi başarabildiği anlamına gelir. İvan, “hiçbir şey anlamıyorum, anlamak da istemiyorum. olaylarda kalmak istiyorum. anlamamaya karar vereli çok oluyor. anlamak istersen olaylardan sıyrılman gerekir, oysa ben sadece olayda kalmak istiyorum,” demiş, bir şeyi yorumlamanın nesnel olamayacağını söylemişti. Mışkin tam da bunu yapabiliyor. | Rogojin'in "senin acıma duygun belki de benim aşkımdan daha güçlü!" repliği Dostoyevski'nin o bilindik "toplumun dışına itilmiş kişiyi kurtarabilecek his merhamettir" fikrini ortaya serer, zira Mışkin Nastasya hakkında, onun fotoğrafını gördüğü andan itibaren hep “acı çekmiş bir kadın” diye düşünür, bir yerde şöyle der: ”Neşeli bir yüzü var, ama çok acı çekmiş, öyle değil mi?” Nastasya'ya acıyan Mışkin onu kurtarmak istemektedir; Nastasya da “alçalmadan onu kurtarabilecek tek kişi”nin Mışkin olduğunun farkındadır; ne var ki kirli geçmişinden kopamaz ve gururlu da bir kadın olduğundan Mışkin'le evlenmez. Çünkü o alçalmayı isteyecek kadar alçakgönüllü, fakat alçaltılmaya dayanamayacak kadar da onurludur. | Kitabın tekrar tekrar okunası diğer bir kısmı da bence İppolit Terentyev'in itirafları. Ölümün kaçınılmaz olduğu dünyaya karşı yazılmış en etkileyici isyan olabilir bu. İvan Karamazov, çocukların öldüğü, acı çektiği bu dünyayı reddettiğini söylüyordu, İppolit de artık kendisinin bir yeri olmadığı o dünyaya isyan ediyor. Ayrıca İppolit'in kendisine sorduğu “en iyi nasıl ölebilirim?” sorusuna prens şöyle dokunaklı bir yanıt verir: “Yanımızdan geç ve mutluluğumuz için bizi bağışla!” | *dostoyevski, budala, iletişim yayınları, sf. 18 **edward halett carr, dostoyevski, sf. 200
Budala
BudalaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201225bin okunma
·
115 görüntüleme
L. G. okurunun profil resmi
Hocam muhteşem bir inceleme olmuş.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
muhteşem bir yazar. Rus edebiyatının duayeni.
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
bende okudum. İki kitabı karşılaştırmanız, müthiş olmuş. Psikolojik tahlilleriniz o kadar isabetli ki.
Buse okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.