Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Türkiye'ye her geldiğimde de görüştüğümüz Nureddin Topçu Bey, birgün müslüman dünyasından şu şekilde dertlenmiş ve yakınmıştı: Sevgili Ali Ulvi Bey, benim söylemek istediklerimin hülâsası şudur. Yazdıklarım, yazacaklarım, söylediklerim ve söyleyeceklerimin hepsini sıkın, damlayan katre şu olur: Maalesef müslümanlar bugün, çalışmayı angarya biliyor. Her müslümanın gözü emekliye sevk edilmekte, tekaüde ayrılmakta... Emekliye ayrılmayı arzu eden, hayalini bu ufuklara seren kardeşlerimize sorduğunuzda, cevap ne olur? Yatacak; bastona dayanıp oturacak; camie giderse gidecek; yoksa oturduğu yerde eskiyecek, pörsüyecek, çürüyecek... Şu kanaatteyim ki, İlâhî ceza, bizi yerden yere vuruyor. Çalışmayı angarya bilen, fazladan bir şey gören uzvun, hayat hakkı yoktur. Eskir, pörsür, çiğnenir, atılır; posa olur; posa işe yaramaz, çöplüğe atarlar. Maalesef böyle bir hâlet-i rûhiye bizi esir etmiştir. Binaenaleyh, Allah'ım İslâm âlemine şu ruhu versin ki, müslümanlar çalışmayı bir ibadet bilsin... Sizler de mukaddes yerlerde, nur inen o beldelerde, Allah'ımızdan bunu dileyin... Ne zaman ki müslümanlar, çalışmayı bir ibadet bilir; kendi işini kendi becerir; o zaman esaret zincirlerini kırar...
Sayfa 231Kitabı okudu
·
1 artı 1'leme
·
140 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.