Gönderi

...Canlıyı canlı kılan şey, canlının çevresindeki şeylerle irtibatının fiziksel olana indirgenemez olması. Neyi kastettiğimi açmaya çalışacağım. En basit bir canlıyı düşünelim. Tek hücreli bir canlı bile, çevresindeki şeylerle besin olarak ilişki kuruyor, fakat ilginç bir şekilde kendi çeperine gelen moleküllerden şuna değil de buna yönelebiliyor. Yani tamamen fiziksel olarak işleyen bir mekanizma yok. Çok çok primitif düzeyde bir iradesi ve yönelimselliği varmış gibi hareket ediyor. Çünkü canlıyı canlı yapan şey, ben bunu öyle ifade ediyorum, kendi bedenindeki unsurlar da dâhil; kendisinin dışındaki şeyleri sanki bir küme parantezinin içindeymiş gibi, uzaysal, zamansal, nedensel bağlardan soyutlayarak kendisine sunabilme kabiliyetine sahip. Bu biraz zor bir mevzu, karışık geliyor olabilir... Fazlıoğlu: Yok hocam; gayet güzel takip ediyoruz. Çitil: Canlı kendisine birliğini veren ilke üzerinden çevresiyle irtibata geçiyor ve çevresindeki şeyleri kendisinin ayağını bastığı, kendisine birliğini veren aşkın zemin sayesinde uzay-zaman ve nedensellik bağlarından sökerek kendısine sunabilme kabiliyetini kazanıyor. Bu, en basit candan en karmaşık canlıya, belki şu anda bizim bildiğimiz haliyle insana kadar kabiliyet olarak değişen bir şey değil. Bızim evrim meselesi üzerinde odaklandığımız şey yatay bir çeşitlenme, yani bitkinin şu bitkiden, onun hayvandan ayrışması vb. Burada benim bahsettiğim, o tek hücreli canlıdan belki bitkilere, onların türlerine, canlılara, belki insana gelene kadarki çeşitlenme, yani dikey bir çeşitlenme. Canlıları dikey anlamda çeşitli hale getiren şey bu imkânı kul. lanma biçimleri. Bahsettiğim ilkenin en yetkin kullanımı insanda ortaya çıkıyor.
Ayhan ÇitilKitabı okudu
·
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.