Nigahdar adlı romanı ile geldim.
Aslında uzun zamandır kitap incelemeleri yapıp yapmamak arasında kendimi köşeye sıkışmış gibi hissediyordum, zira her kitap okuyucuda farklı yorumlara sebep olur. Hangi hâl ve durum içerisindeyseniz aktarımda öyle olacaktır..
Nasıl bakarsak öylede görüyoruz! İşte tam da burda her insan da bir kitaptır okuyabilene elbette….
Bazı kitaplar vardır. Okuyucuya kendini dışardan izleten kitaplar.. gördüğünüz roman tam da bu tarzda bir eser. Kitaba karşı tamamen nötürdüm bunun sebebini şimdi daha iyi anlıyorum hazırlığım bitmemişti… nötürdüm dedim ya ta ki, giriş bölümünden bir kaç satır okuyan dek.. kalbim hızla atmaya başladı bir şeyler olacağını ve bu kitabın beni tanıdık fakat eksik kalmış bir serüvene doğru sürükleyeceğini o an hissettim.
Giriş bölümü ilerken aklımda böyle bir sonu yaşamış iki isim vardı ama işretler hep diğerini gösteriyordu yoksa kalbim bu denli yerinden oynamazdı…
Evet o isim ‘Hallacı Mansur’ keşke okurken hissettiklerimi buraya aktarabilsem zannederim ki, bu mümkün olmayacak zira;
Hallac-ı Mansur anlamak için onu tanımak gerekir, ona özel bir muhabbet beslemek gerekir… Ve ben bu ilgiye sahip olduğum için kendimi şanslılar listesine alıyorum.
Daha önce okuduğum
Divan-ı Hiç eserlerini ayrı bir yere koyuyorum. Fakat
Tavasin için bir kaç cümlede ben söylemek isterim, zira ‘Hallac’ı ve öğretilerini anlamak için uzun bir yol katettim. Ancak #tavasin yani (Enel Hak) Y.Ç çevirisinden okuduğumda açıkçası altüst olmuştum, yorumlar o kadar sert ve zalimceydi ki, ‘Hallac’ı şeytanın öğrencisi, zındık ve dinden sapmış olarak, kendisini ‘Tanrı’ ilan ettiğini düşünecek kadar ileri gitmiş. (Ne yazık duymayan kalplere… ) o kadar ki, buna örnek olarak kitabın sonunda ‘Mushafa Reş’ (kara kitabı) kıyas almıştır. Bununla ilgili ayrıntıya girmek istemiyorum. Zira konuyu anlayanlar bilir. Fakat küçük bir detay vermek gerekirse, ‘Mushaf-a Reş/ Kitab’ül Cilve’ Tanrısal açıklama kitabı bu kitap Ezidilerin kutsal kitabıdır. ‘Melek Tavuz’ şeytanı Tanrı sanan bir inanç. Şeytan ezidiliğe göre Tanrı’nın Celal (kızgınlık) niteliğinin varlaşmasıdır.
Bu durumda ‘Hallac’ şeytanın boyunduruğu altına girmiştir.
Ne hazin bir var sayım…
Allahualem.
Ve
Hallac-ı Mansur ‘un iadeyi itibarını saygın bir biçimde tekrar geri veriyor bana :)
Kayıp risaleler bulunursa, insanlığı elinde tutan güçlerin maskelerinin düşmesi demektir.
Günümüz dünyasında sosyo politik, kültürel, ekonomik iktidar sahipleri ‘Din’i kendi amaçlarına ulaşmada hep kullanmışlardır..!
Tüm bu oluşumların ‘Halk’ı ‘Hak’tan uzaklaştırma girişimleri.. ve tüm bunları ayyuka çıkarmak isteyenleri, önce taciz sonra tehdit ardından sonsuza kadar susturmak…
Yazar, içinde bulunduğumuz güncel durumu en ince ayrıntısına kadar işlemiş.
Beni en çok etkileyen yazar, kitabın sonunda ‘Hallac’ı Mansur’a ve yüce Hakikat sahibi ‘Allah’a ona bu kitabı yazmasında rehber oldukları için teşekkür ediyor, O ışığa ulaştığı için… bende teşekkür ettiklerine teşekkürü borç biliyorum. Bu kitabı karşıma çıkardıkları için:)
Çok uzun bir yorum oldu farkındayım ancak bir iki cümleyle geçiştirmek içime sinmezdi…
Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum, zamansız bir okuma oldu benim için
Saygı, sevgi ve en önemlisi hoşgörü ile kalın