Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

308 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
“Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın”
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
’ı, insanların onun hakkında eleştirilerini duyduğum için eserlerinden uzak dururdum. Ama bu eseri okuduktan sonra bu ön yargının tamamen boş olduğu kanısına vardım. Atsız gerçekten bu eseri çok güzel yazmış.Okurken hiç ama hiç sıkılmadım. Hatta biraz abartmış olmak istemem ama bir günde bitirirsiniz bu eseri, o kadar akıcı yani… Selim Pusat, Ayşe Pusat ve Güntülü karakterleri sizi bir dövmek istiyorum varya… Bunlar kadar (özellikle Selim ve Güntülü) pis karakter görmedim. Bu kitap yazarın otobiyografisinden izler taşıyor. Kısaca hayatında bir kesit paylaşmakla başlayalım.Ömrü, kendi inandığı şeyler uğruna mücadele ile geçer ve bunlar, onun mahkemelerde sürüklenmesine neden olur. Nihal Atsız bir öğretmendir ve aşka çok soğuk bakar taa ki yeşil gözlü bir genç öğretmenle tanışana kadar. Atsız yüzyüze konuşamaz ve duygularını şiir yoluyla bir zarfa koyup öğretmenin dolabına koyar.Öğretmen de o mektubun kimden geldiğine bakar ve yazıyı hemen tanır, hiç açmadan Atsız’a teslim eder. İşte Atsız'ın “Geri Gelen Mektup” adını koyduğu şiir budur; “ Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi alevden? Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay secde edip çehrene yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse… (syf239)” Kitap Uygur Masalı ile başlar ve bu masalda Burkay karakterinin ızdıraplı aşkından bahsedilir. Selim de işte bu kaderi taşıyacaktır.Selim askerliği çok fazla önemser hatta kendinden vazgeçecek, insanları aşağılayacak kadar çok sever ve Selim cumhuriyetçiliği değil de kralcılığı savunan bir varlıktır ve bu görüşünden dolayı askerlikten muaf olur.Artık kendi içine gömülmüştür çünkü “hayatta zevk alma hassasını kaybetmiştir” (syf 65) Atsız şöyle Açıklıyor; Kendisini kainatta yalnız kalmış gibi görüyordu en yakın dost kalbler bile ona ne kadar uzak ve yabancıydı? (syf 233) Çünkü gördüğü insanlar ya bir takım budalalardan, ya ikiyüzlülerden ya da cakacı zavallılardan ibaret olurdu. Aşırı boyalı geçkin kadınlar, güzelleşiyorum sanarak kendilerini çok çirkin ve gülünç hale sokan kuş beyinli kızlar, insanlık meziyetlerinin hepsinden sıyrılmış delikanlılar Pusat’a tiksinti verirdi. (syf 218) Senin herkes dediğin kalabalık, içinde cahilleri hainleri, budalaları bol bol barındıran bir kuru gürültüdür. Herkes kabul etti diye Ben de bu hezeyanları Kabul mü edeceğim?.. Çünkü herkes dediğin şey bir hayvan sürüsüdür. (syf 157) Kısaca şunu diyor; “İnsanlar güvenilmeye lâyık değildir.” (syf 100) Selim aşırı egolu olan bir insandır .Ona göre onun düşünceleri önemlidir, bir başkasının düşüncesi veya fikirleri pek önemli sayılmaz.Selim'in bir de Lisede edebiyat öğretmeni olan eşi Ayşe Pusat ise aptal bir kadındır.Neden mi? Çünkü sırf bu aşağılık Selim mutlu olsun diye kendi benliğinden vazgeçer.Hatta ve hatta başkasına aşık olmasını ister.Ayşe neden mi böyle düşünüyor? Çünkü Selim askerlikten muaf olduktan sonra kendi içine gömülüp, melankolik olmuştur ve sırf bu halinden çıksın diye fedakar duygularına kapılır.Ama Ayşe'nin bu tutumu yersiz ve kendi değerini alçaltmıştır.Herkes değeri kadar sevilmeli ben bunu savunuyorum. Güntülü, Nurkan ve Aydolu; Ayşe öğretmene destek olup, Selim ile tanışırlar. Bu üç arkadaşın Selim üzerinde, Selim’inde onlar üzerinde büyük etkisi olur. Selim'in yakın arkadaşı olan Şeref, hayatın yüküne dayanamaz ve Selim'e şu notu bırakarak yaşamına son verir; “Tiyatro bitti.Beklemeye lüzum görmüyorum!” Şerefi, kitapta Selim'in vicdani yönü olarak okuyoruz.Sürekli Şerefi mezarını ziyaret etmesi, düşüncelere daldığı zaman hep masadaki fotoğrafına bakarken anlıyoruz…Ve vicdanı Şeref ile betimlenmesi, karakterin adının Şeref olması pek manidar… Ve gelelim en etkileyici, çoğu okurunda düşündüğü gibi mahkeme sahnesine. Selim burada yaşadığı yasak aşk ile vicdanı mahkemelik olur ve bu mahkeme sıradan bir mahkeme değildir.Eski Türk hükümdarlarının da şahitlik ettiği, üç büyük melek ve peygamberlerin olduğu, Selim’in beklentilerini karşıladığını düşündüğü insanların bile ona karşı olan düşüncelerini görüyoruz. Ve bu sahnede çok güzel sorgulamalara denk geldim.Bir tanesine örnek verip incelememi sonlandırmaya çalışacağım. “-Bütün olanların ilk sebebi senin kralcı oluşundan mudur? -Evet!.. -Bunu ilk günah diye kabul ediyor musun? -Asla! -Neden? -Bütün o muhteşem kralları sen yarattın!” Uygur Masalından bir alıntı; “Bir erkek, «Izdırap çekiyorum; sen de beni seviyor musun?» diye ağlıyor, bir kadın da buna «Sus, sus, ben de ızdırap çekiyorum!» diye cevap veriyordu.” İncelemede emeği geçen .....'. Teşekkürler.
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202126,7bin okunma
·
2 artı 1'leme
·
706 görüntüleme
Merve N. okurunun profil resmi
Atsızla hiçbir zaman yıldızım barismadi, barisacagini da düşünmüyorum. 😶 Yazarligi muazzam ,Ruh Adam da listemde yakın zamanda okuyacağım. Ellerinize sağlık..:)
Enes okurunun profil resmi
Yıldızım dediğiniz kısmı anlamadım hanımefendi.
4 sonraki yanıtı göster
Funda okurunun profil resmi
İnsanın kitabı tekrar okuyası geliyor . Herkes farklı bir yönden sevmiş bende hep ön yargıyla bakardım ama bu 3.okuduğum kitabıdır ve hepsi birbirinden güzel eserler
Enes okurunun profil resmi
Evet evet! tekrar tekrar okuma isteğiyle yanıp tutuşuyoruz.Umarım diğer eserlerini okumak nasip olur bize...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.