Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

onyedinci yüzyılda,insanlığın önünde yeni bir dünya açılıyordu.Avrupa ferdiyetçiliği bu değişmelerin hem kışkırtıcısı hem de sonucu olmuştur.Her ilerleme bir kopuştur önceleri,bir kişinin veya bir avuç kişinin bulundukları toplumun düşünce alışkanlıklarından kopuşu.Fert Avrupa'da gittikçe daha büyük bir muhtariyet kazanır.Evet,şüphe yok ki insan o çağlarda,Ondokuzuncu asrın liberal Avrupa toplumlarında olduğu kadar hür değildir;aile bağları, cemaat bağları,cemaat bağları,meslek bağları gibi bağların içindedir.Ama bu bağlar diğer toplumlardaki baskılara kıyasla bir hiçtir. Hıristiyan âleminde ikilik vardır;Tanrı ile kul,öbür dünya ile bu dünya ayrıdır. İsa,ferdleri kurtarmak için çarmıha gerilmiştir.Yeryüzündeki hayat,insanın Tanrı ile diyalogudur,şeytanla ve görünmez güçlerle savaşıdır.Dönem için din son derece önemli.Saint-lgnace de Loyola, Avilalı Sainte-Therese,Saint Jean de la Croix,Saint-François de Salle, Berulle Batı düşüncesine yön verenler arasında. Mistisizm, Tanrı’ya yükselmek için çabalayan ferdi tebcil eder.Keplerler, Descartesler böyle bir ruh ikliminde çalışmağa koyulmuşlardır. Kepler, Tanrı’nın sayesinde, ilahi planın sırlarını bulacağını,yıldızların hareketi kanunlarında Tanrı’ya perestiş etmenin sebeplerini göstereceğini umuyordu. Descartes, dinin hakikatlerine yeni yeni felsefî destekler sağlamak, şüphecileri susturmak için kaleme sarılıyordu.Yine bu iklim içindedir ki,cenge giden şövalyeler misali,Vasco de Gamalar,Fernand Cortezler... Yeni ülkeleri fethe çıktılar...Avrupa ferdiyetçiliğinin mayalarından biri,bu araştırma,bu yaratma,bu terakki susuzluğudur.
Sayfa 99
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.