"Çıkış Tesellisi "
Okyanusta yol alan bir gemi battı . Sadece bir kişi sağ kurtuldu. Dalgalar adamı küçük ıssız bir adaya kadar sürükledi.
Adam ilk günlerde kendisini kurtarması için Rabbine yalvarıp
yakardı. Sonraki günlerde yardım bulurum umuduyla uzaklara bakmaya başladı. Ama ne gelen oldu ne giden. Bin bir
emekle rüzgardan, yağmurdan ve vahşi hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklarından bir kulübe yaptı.
Balık avlıyor, pişirip yiyor ve ufku gözlüyordu. Günler böyle
geçiyordu. Yine bir gün balık avlamak için yola koyulmuştu.
Döndüğünde ne görsün, tek tutunduğu dal olan tahta kulü
besi alevler içerisinde cayır cayır yanıyordu. Başına gelebilecek
en kötü şeydi bu. Keder ve öfke içinde donakaldı. Artık bu
ıssız adada başını sokabileceği bir kulübesi bile kalmamıştı.
Bu üzüntüyle, Allah'ım bunu bana neden yaptın, diye feryat
etti. O geceyi Allahü Teala'ya sitemler ederek üzüntü ve keder
içinde geçirdi. Ertesi sabah erken saatlerde adaya yaklaşmakta
olan bir geminin düdük sesiyle uyandı. Onu kurtarmaya geliyorlardı. Mutluluktan havalara uçacak gibiydi. Gelenlere "Benim burada olduğumu nasıl anladınız?" diye sordu. Cevap onu hem şa
şırttı hem de utandırdı: ''Dumanla verdiğin işareti gördük, o işarete
göre geldik. " İşte tutunulan son dalın kırılması, ilahi yardımların
önündeki son engelin de kalkması manasına gelir kimi zaman.