Haritaya, istatistiklere baktıktan, bu durdurulmaz makinenin hareketini gördükten sonra, aile içi çekişmeleri, insanın kendi kararlarının da olabileceğini tartışmak, Tolstoy’un tarihte bireyin rolü konusundaki kötümser düşüncelerini hatırlatır bize. Kendi odalarımızda, kendi bahçelerimizde, kendi maneviyatımız içinde korumaya kalktığımız anılarımız, evlerimiz, yıllarca yaslandığımız duvarlar, çevremiz, acımasızca büyüyen bir şehrin bir parçasıysa eğer, yıkılmaya mahkûmdur. Direnenlere, geç kalanlara son darbeyi “istimlak” vurur.