"Plutarch,' Tarihçi, büyük adamların yaptığı büyük işleri kaydeden kişidir,' derken bir ressamın modeliyle kopyası arasındaki farkı vurgular gibidir. Yani tarihçi ne yaparsa yapsın, işin içine kurgu daima karışır. " Roman, Yeni Zelandalı ve Halası Helen'den ona aktarılmış ve taa çocukluğundan beridir kabus olarak içine işlemiş bir gizemi çözmek için ve üstelik hayatının da bir noktasından ödün verip kendini buna adayan bir Maorili bir genç kızın hikayedir. Büyük dedesinin Gelibolu da ölmemesi iddiası üzerine gelişen bir örgü. Burada hikayenin ilerlediği noktalarda savaş sırasında mektuplar okuyoruz. Biri Mülazım Osman Bey ve diğeri Alistair John Taylor'ın başından geçenleri konu alıyor. Alistair John Taylor yani meçhul askerimizin aslında bu Avrupa macerası adı üzerinde hayalleriyle yola çıkıp büyük bir aldanış ile önce Mısır üzerinden, sonrasında Doğu Akdeniz'e - Gelibolu- gelmeleri etrafında ve savaş sırasında sevdikleri kaybetmesi ve bir haksızlığın kurbanı olduklarının bilincine varması üzerine ne ölmek ne de yaşamak istediği bir cinnet raddesine getiren sonrasında Ali Osman ile karşılaşıp onun hayatıyla yeni bir can bulan bir askerin hikayesi. Aslında can demek o kadar kolay değildi bu gazimizin Ecebat Köyü 'nde yeniden hayata başlaması yalnız bir olanak. Çünkü savaştan ve yitirdiği umutlarindan bir dönüş ona bu yeni hayatı içinde depresyon ataklariyla yansimaktadir. İşte her şey bu, bu savaş üzerine islenmekte. Her ne kadar kurgusal olsa da insana bilinç ve bilincin getirisi bir acıyla yoğuran kazanım elde ediyor. Emperyalizm, milliyetçilik algısı, değerlerimiz ve cehaletimiz. Hissiyati halen üzerimde iken inceleme de bulunmam doğru mudur bilmem fakat okunabilir, akıcı bir kitap. Değerlerimizin güzel bir hatırlatıcısı.

GeliboluBuket Uzuner · Everest Yayınları · 20179bin okunma

·

14 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.