Bülbülü Öldürmek bitirdiğimde çok önceden okumam gerektiğini anladım. Bana
Şeker Portakalı romanını anımsattı (olayları bir küçük çocuğun ağzından dinliyoruz)
İki ana karakterimiz Jem Finc ve Scout Finc kardeşler... Hikaye öncelikle ikisinin birbirleri ile olan kardeşlik ilikileri, Avukat babaları Actticus Finc ile olan ilişkileri, yaz arkadaşlıkları, oynadıkları oyunlar, okul deneyimleri, komşuları, çevreleri ile etkileşimleri gibi tatlı-sert olaylarla başlıyor. Hikayeyi küçük bir çocuktan dinlediğimiz için insanın kalbinde çok tatlı bir tebessüm bırakıyor.
Daha sonrasında olaylar ırkçılığa, ayrımcılığa doğru eğriliyor. Yine herseyi bize Scout kendisi anlatıyor. O dönemin Amerikasında bir utanç olark tarihe geçen Beyaz ırk -Siyah ırk ayrımı anlatılmış. Siyah insanların ikinci sınıf kategorisinde insanlıkdan çıkarılmalarını yazar ustaca kaleme dökmüş.
Siyahi bir adam genc bir kıza tecavüz suçlamasıyla karşı karşıya kalıyor. Bu adamı savunma görevini Actticus Finc alıyor. Olaylar tam burada alevleniyor. Siyahi bir suçluyu savunmak o dönem oldukça sıkıntılıdır. Okulda çocukların Socut ve Jem kardeşlere çocukların yaptığı psikolojik zulüm. Kasabının Actticus Finc'e sırt dönmesi. Üzerlerinde oluşan baskı ve buna direniş....
Yazar çok sade ve akıcı bir dil kullanmış. Bu sebeple okurken sıkılmıyorsunuz. Herkezin kütüphanesinde olması gereken bir roman.
Önemli Not: Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur bu hayatta. Siyah insan , beyaz insan. Bunlar sadece bizim yeterince insan olamamızdandır.
Üstünlük bir tek TAKVA ile olur. Her yaratılanın bu hayatta çok önemli bir rolü vardır. Sadece kişi, kendisi bunun farkında olmayabilir.
Simyacı eserinde bununla ilgili güzel bir metin vardı.
2016 yapımı Gizli Sayılar filmini tavsiye ederim. Irkçılık üzerine güzel bir film :)
Güzel Not: Spoiler olacak ama belkide hepimizin çocukluğunda önünden bile geçmeye korktuğumuz, gizemli, perili bir komşu ev muhakkak olmuştur sanırım. Ah çocukluk zamanları. Çok geniş hayal dünyasında yaşıyorduk. :))))))))))
