Ve ben durmadan konuşuyordum. Onu aldatmak için konuştuğumu zannede ede konuşuyordum. Fakat yavaş yavaş halka daralıyordu. Düşüncem sanki karanlık bir mahzen olmuştu. Hiçbir yere kımıldamak imkanı olmayan bir mahzen. Sonra birdenbire bir yerde bir kelime, bir hatıra, tıpkı bir pencere açılmış gibi parlıyordu. Ve ben oraya doğru yürüyordum.