Bundan daha önemsiz olmayan ikincil bir etki , Akdeniz’deki pazar yerlerinin, yeni tür bir dinin tartışıldığı odak noktaları olmasıdır. İberya’dan Filistin’e kadar Agoralarda konuşulan yunan dili, Aristoteles’in klasik Yunancası değildi, ama Homeros‘un antik Yunancası da değildir. “Basitleştirilmiş, karma bir alışveriş Yunancasıydı.” İsa’nın müritlerinin inançlarını yayarken kullandıkları dilde buydu. Efes, Kudüs, Şam, İskenderiye ve Roma gibi kentlerde, ilk Hristiyanlar, öykülerini bu çarşı Yunancası ile yazdılar. İlk başta “Tanrının kötü Yunancası” diye eleştirilen bu yazılar Yeni Ahit’i, yani İncil’i oluşturdu.