Hoş bir heyecan duyuyorduk. Atıp tutmak, kinimizi ortaya koymak, birer varlık olduğumuzun bilincine ermek, belirsiz bir gelecekte olacakları düşünmek… Ama o gün geldiğinde… Gelecek, hep geriye atılıp duran bir zaman değildir. Bir gün çıkar gelir; o hoş heyecan da duyulmaz olur artık. Heyecandan çok korku veren bir sorumluluk yüklenmiştir omuzlarına. Uzaktayken tüm ayrıntılarıyla bir bütün olarak gördüğün şey, burnunun dibine gelince belirsizleşir, dağılır.