“Biliyor musun şu anda en arzuladığım şey nedir? İstanbul’da olmalıyım, kendi evimde, kendi zevkime, kendi ellerimle döşediğim evimde… Sonra akşamlar inmeli, almalıyım yanıma karımla oğlum Memed’i, geze geze inmeliyiz Barba bilmem neyakinin meyhanesine, biz karı koca karşılıklı rakı içerken, oğlum da mezelerimizden yemeli!”
Sonra daha canlı, âdeta tutkulu, “Bu, bu kadarcık bir saadet için,” dedi, “tereddütsüz söylüyorum, geri kalan ömrümün on senesini seve seve verirdim!”