Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Amerika Birleşik Devletleri ve SSCB nükleer teknolojiyi yıldırım hızıyla geliştirmeye devam ettikleri halde, iki yüzlü bir yaklaşımla artık nükleer silahsızlanma konferanslarına önem verdiklerini göstermeye çalışan açıklamalar yapıyorlardı. Aynı dönemde tabanda bu silahlara karşı güçlü bir hareket gelişmeye başlamıştı. Linus Pauling, Bertrand Russell ve Albert Schweitzer gibi tanınmış kişileri bir araya getiren, milyonlarca yurttaşın katıldığı imza kampanyaları yürütülüyor, gösteriler yapılıyordu. Artan baskılar süper güçleri önce atmosferdeki nükleer denemelerle ilgili bir moratoryum fikrinde birleşmeye, ardından atmosferdeki bütün nükleer testleri yasaklamaya, sonunda da silahlanmayı kontrol altına alan bir dizi anlaşma imzalamaya yöneltti. 1962'deki Küba Füze Krizi bardağı taşıran damlaydı. Lyndon Johnson bu değişikliği kendi çıkarına kullanarak Daisy reklamında Goldwater'ı şeytanlaştıracak ve 1964'te yaptığı konuşmasında kesin bir sınıra işaret eden şu sözleri dile getirecekti: "Bu konuda yanılgıya yer yok. Konvansiyonel nükleer silah diye bir şey yok. Tehlikeyle geçen on dokuz yıl boyunca hiçbir ülke atomu ötekine karşı kullanmadı. Bugün bunu yapmak en büyük bir hassasiyetle irdelenmesi gereken bir siyasi karardır."
Sayfa 302Kitabı okudu
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.