Tarihselcilik kitabından sonra okuduğum ikinci tarihselcilik aleyhinde yazılmış kitap oldu. Tahsin Görgünden ziyade Şevket Kotan asıl konuşulması gereken meselelere biraz daha eğilmiş gibiydi. Gibiydi diyorum çünkü bu kitapta bildiğim şeylerin tekrarından pek öteye gitmedi. Alıntılar ile değerlendirecek olursam;
Sayın Kotan, Tahsin Bey'in söylemlerini devamından öteye geçemedi. Şöyle ki; "Tarihselcilik, Batı düşüncesindeki çatışma ve karşıtlıkların, zihinsel sancıların, batı düşüncesinin kanını taşıyan çocuğudur ve bu düşünce havzasının kodlarını taşımaktadır." (Sf:174)
Bizim toplumumuz da her şeyi batıya atıp işin içinden sıyrılma olayını yapıyorlar.
Sayın Kotan'ı tebrik edeceğim bir yer de var. Fazlurrahman ve düşünce dünyasını çok iyi analiz etmiş, burası güzel ama kendi ideolojik prangalarından da kurtulamamış.
Kotan'ın kendiyle çelişip bil(e)meden tarihselcilik fikrine destek çıktığı bir yerde var. Şöyle ki: "Hz. Ömer tarafından artık devrini tamamladığı gerekçesiyle durdurulan Müellife-i Kuluba zekattan hisse ayrılması hükmü, daha sonra Ömer b. Abdülaziz tarafından tekrar yürürlüğe konulmuştur. " (Sf:321)
Tarihselcilik aynen bunu söyluyor. Bir hüküm uygulanma zemini yoksa uygulanmayıp askıya alınır. İlleti ve menatı tekrar oluşursa uygulanır. Hoca, tarihselcilik fikrine karşı 'bakın gördünüz mü Ömer b. Abdülaziz ne yapmış' demeye çalışıyor ama kendi kazdığı kuyuya kendisi düşüyor.
Hocanın tarihselcilik fikrini anlayamadığını gösteren başka bir yer şöyle (mealen) : "Kısas cezası hem Kuran'da hem de Hz. Musa şeriatinde var o zaman bu tarihsel değil gördünüz mü''
Hoca, iki inen şeriatinde birbirine çok yakın bölgeler olduğunu, örf ve adetlerinin benzer olduğunu, çöl ortamında yaşayan kimseler olduğunu, hükmün benzer olmasının tabiî olduğunu düşünemeyecek kadar maalesef ideolojik körlükte...
Hoca ilerleyen sayfalarda Kuran'da ne yazıyosa onu harfiyen yapacaksınız, başka yolunuz yok başka pek bir açıklama getiremiyor.
Hoca, sf:346'da tarihselcilerin tüm kuran hükümlerinin değişmesini istediğini söylüyor ama bu bariz bir yalan. Ne Fazlurrahman ne Ömer Özsoy ne Mustafa Öztürk böyle bir şeyden bahsetmiyor. Burada kimi kastediyor bilmiyorum.
Hocanın Kuran'daki ahkam ayetlerini ne yapacağız sorusuna cevabı da " Güç bizde değil, yapacak ortamımız bulunmuyor. Ortam hazırlanana kadar erteleyeceğiz." (Sf:347-349)
Hoca son olarak bizim ulema bize yeter, en doğrusunu onlar söylemiştir.Biz en büyüğüz, bizim metodumuz en doğrusudur diyerek Tarihselci bilginler ile karşılaştırma tarzı yorumlara giriyor. (Sf:349-351)
Bu son karşılaştırma olayını da gayet iyi anlıyorum. Çünkü biz güçlüyüz, bizim geleneğimiz var, sizin düşünceniz batıdan devşirme gibi söylemlerle güya horoz dövüşü yaparak haklılığını dayatmak istiyor.
Velhasıl kelâm; bu kitapta fikirlerimi değiştirebilecek bir kitap ol(a)madı.
