Kırıldığı yerden yeniden yeşermeli insan
İçinde instagramdan Netflix’e dijital dünyaya ait her bir olgunun geçtiği bir olay örgüsünün üzerine eebiyat sosu dökülürse, mesele bir de yüz yıl evvelinin tarihi meseleleri ile örgülenirse..Aman Yarabbi! dedim, ne okudum ben. Alışmışım içinde mektuplar, ahizeli telefonlar geçen romanlara. Hani dumanla haberleşilen zamanları bile okumuşum da internetten konuşulanına hiç denk gelmemişim gibi. Hasılı, günümüz dünyasının izlerini taşıyan böylesi güçlü bir edebilik içeren bir romanı ilk kez okuyorum vesselam.
Suruçta görev yapan doktor Mithat’a büyük halası Yurdanur Hanımdan istanbulda tarihi bir ev miras kalır. Yurdanur Halan’ın eşi yüzbaşı Şevket Kemal bey 1914 de orduda tayyareci olarak görev yapmıştır. Doktor Mithat halasından miras kalan evde Şevket Kemal Beyin osmanlıca yazılmış günlüğünü bulur ve alıp Suruç’a götürür. Arkadaşı Murat hoca günlüğün tercümesine yardım eder ve olaylar bunun üzerine gelişir.
Roman iki koldan ilerliyor. Birincisi Doktor Mithatın gündelik hayatı, diğeri Şevket Kemal beyin 1914’de kaleme aldığı ordudaki maceraları. Roman hakkında katmanlı ve karmaşık gibi yorumlara rastladım. Katmanlı olduğu doğru fakat kesinlikle karmaşık değil. Örneğin Szabo’un 
Katalin Sokağı’ndaki ya da Toni Morrison’un 
Merhamet’indeki katman ve karmaşa kesinlikle yok kitapta. Nerde Dr. Mithat’ı nerde Şevket Kamil beyin günlüğünü okuduğunuz gayet açık, olay örgüsü tamamen ayrık. Dr. Mithatın kısımlarında okumaktan keyif aldıran müthiş bir sarkastizm var, tıpkı Knut Humsen’ın 
Açlık romanındaki kara mizah benzeri bir şey. Bu içtenlik sizi içine çekiyor. Öte yandan yüzbaşı Şevket Kemal’in yaşadıklarında ise apayrı bir kara delik var, o da sizi içine çekiyor fakat bu pek de güzel bir yolculuk değil. Dr. Mithat genç yaşında anne babasını kaybetmiş hayatta başka kimsesi olmayan birisi. Hayattan hiçbir beklentisi olmadan nihilist bir bakış açısı ile yaşayıp giderken büyük eniştenin günlüklerinde bir anlam arayışına çıkıyor. Yüzbaşı Şevket Kemal ise kendini gerçekleştirme ideali olan bir pilot. Fakat günleri bir kez bile tayyare uçuramadan, telgraf başında beklemekle geçiyor. Kısacası o da mutsuz. Fakat bir gün her şey değişiyor ve yüzbaşı bir yolculuğa çıkıyor. Bu onun için hayalleri için konfor alanından çıkmak demek. Kahramanlık öyküleri kahramana gelen bir çağrı ile başlar ve hikayenin sonunda kahraman kendini gerçekleştirmiş vaziyette eve geri döner. Ama bazıları da o yolculuktan hiç dönemez, yani herkes kahraman olamaz. Şevket Kemal’in hikayesinin nasıl bittiği okuyucuya kalsın. Fakat Yüzbaşı günlüğüne şu notu düşer; hayatımda ilk kez hayalim için mücadele ettiğim şu son üç ayda yaşadığımı hissettim. Kıssadan hisseye; mesele kabuğundan çıkıp savaşmaktır, sonu her ne olursa olsun.
Dr. Mithat’ın ise öyküsü bambaşka bir yere evriliyor sona doğru.
Sürükleyici bir eser. Çok beğenerek okudum. 
Ömür İklim Demir dili kullanmaktaki kabiliyetine, edebi yetkinliğine hayran kaldım. Modern edebiyata dair okunması gereken eserlerden biri diye düşünüyorum.
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.