Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

götürdüğü örnekleri gören, atölyesine, mahzenine gelen bütün o “bonmarşe” sahipleri, takım elbise, etek, kostüm, çorap, palto, şapka satan bütün hazır giyimciler ve vitrinciler tek tek geri çevirmişler onu. yaptığı mankenler, elbiselerin modellerinin öğretildiği batı ülkelerin insanlarına değil, bizim insanlarımıza benziyorlarmış. “müşteri,” demiş dükkâncılardan biri, “sokakta her gün on binlercesini gördüğü o bıyıklı, çarpık bacaklı, kara kuru vatandaşlardan birinin sırtındaki paltoyu değil, uzak ve bilinmeyen bir diyardan gelen yeni ve ‘güzel’ bir insanın giydiği ceketi sırtına geçirmek ister ki, bu ceketle birlikte kendi de değiştiğine başka biri olabildiğine inanabilsin.” bu işlerde pişmiş bir vitrinci bedii usta’nın eserlerini hayranlıkla karşıladıktan sonra, ne yazık ki ekmek parası için vitrinlerine bu “gerçek türkleri, bu gerçek vatandaşları” koyamayacağını açıklamış: türkler artık “türk değil başka bir şey olmak istiyorlarmış çünkü. bu yüzden kılık kıyafet devrimini icat etmişler, sakallarını tıraş etmişler, dillerini ve harflerini değiştirmişler. daha veciz konuşmayı seven bir dükkân sahibi, müşterilerinin bir elbiseyi değil, aslında bir hayali satın aldıklarını açıklamış. o elbiseyi giyen “ötekiler” gibi olabilme hayaliymiş asıl satın almak istedikleri.
Sayfa 61 - yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.