Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Annem ve babam yıllar içinde defaten ikisinin arasına girmeyi, barıştırmayı, üst katta bir sulh sağlamayı denediler. Babam Ayhan Abi’yi meyhaneye götürdü, annem Fatma Abla’yı hamama; birlikte ailece gezmeler, hatta çoluk çocuk hep beraber denize gitmeler falan hep denendi. Bizimkiler kendilerini ideal bir çift olarak tanımlıyorlar, bizden azıcık bir şeyler bulaşır belki bunlara diye sık görüşelim istiyorlardı. Ama geçimsizlik bu ikisi arasında bir hayalet gibiydi. Sofradan tuz uzatırken mesela, tuz Fatma Abla’nın elinden Ayhan Abi’ye geçemiyordu. Aradaki hayalet alıyordu tuzu önce, o uzatıyordu. Yatakta aralarındaydı geçimsizlik. Yan yana tek koltukta otururken aralarındaydı. Geçimsizliğin yıllık izine çıktığı bir zamanda da işte o iki çocuğu getirmişlerdi dünyaya. Meydan boş kalmasın diye tatillere de geliyordu geçimsizlik. O yüzden Ayhan’la Fatma’yı barıştıralım diye çıkılan her yoldan bizimkiler kavga ederek dönüyordu. Yine de denemekten vazgeçmiyordu annemle babam. Sonra sonra düşündükçe, annemle babamın bu kavgalarla kendilerini onardıklarını fark ettim. Onlar da zaman zaman kavga ediyorlardı aslında ama bir Fatma ve Ayhan değillerdi neticede. Onların mutsuz evliliklerinin yanında kendi sıradanlıktan yüceliyordu. insan kendi huzuruna sahip çıkabilmek için başkasının huzursuzluğundan beslenebiliyordu demek. Fakirin kuru ekmeğine bakıp, kendi yavan ekmeğini öpüp başının üstüne koyuyor, ziyafetteymiş hissine kapılabiliyordu. O yüzden bir kez bile “Yetti bu kavgalar” demedi bizimkiler, gidip kapıya dayanmadılar, “Yeter ulan, bıktık sizin gürültünüzden” demediler. Sesleri duydukça sarıldılar birbirlerine.
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.