Gönderi

İbn Haldun: Peygamberlik kurumu ve Medeniyet ilişkisi
"Neticede insanların varlığı ve yaşamı o [peygamberlik kurumu] olmadan da meydana gelmektedir; ki bunun [yönetim ve itaat] nedeni söz konusu yetkiyi kullananın bu gücü etkin kılmasıdır veya bu, yani birinin egemenliğini kabul etmesi toplumsal dayanışma yoluyla olmakta ve o da bunu bu sayede kabul ettirmekte ve insanları kendi istediği yola sokabilmektedir. Sonuçta kutsal kitaba sahip olanların veya herhangi bir peygambere inananların sayısı kutsal kitapları olmayan Mecusilerin sayısından daha azdır. Bunların yeryüzündeki [peygamberi olanlara göre] sayıları çok daha fazladır. Buna rağmen onlar, anarşi ve kargaşalık içinde yaşayan insanlardan farklı olarak günümüzde bile hem yasarılarını sürdürebilmekte hem de bunu, dünyanın aşırı iklimlerinin hüküm sürdüğü kuzey ve güney yarım kürede başarmışlardır ve üstelik hanedanlara ve [muazzam] eserlere de sahiptirler. Yoksa bu mümkün olabilir miydi? Böylece onların [filozofların] peygamberlik kurumunun zorunlu olduğuna yönelik iddialarında yanıldıklarını da kavramış olmalısın. Görüldüğü gibi peygamberlik kurumu akla dayalı bir kurum değildir. Fakat bize peygamberlik kurumunun zorunlu olduğunu bildiren dinsel yasalardır ki ilk Müslüman önderlerin öğretileri de bu şekildeydi."
Sayfa 445Kitabı okudu
·
2 artı 1'leme
·
405 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.