Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İhtiyar dünya
Göz kürelerimi artık ufkun küresi bile yeterince doldurmuyordu. Tabiatın bana verebileceği hayatın tamamı bana pek değersiz, göğsümü şişiren müthiş soluğun yanında, deniz soluksuz geliyordu. Öpmek üzere Albertine'in üzerine eğildim. O sırada karşıma ölüm çıksa, bana önemsiz, daha doğrusu imkânsız görünürdü, çünkü hayat benim dışımda değil, içimdeydi; filozofun biri, çok ileride de olsa bir gün ölmek zorunda olduğumu, tabiatın ölümsüz güçlerinin, onun kutsal ayaklarının dibinde benim bir toz zerreciğinden başka bir şey olmadığım tabiatın güçlerinin benden sonra yaşayacağını, benden sonra da bu yuvarlak ve kabarık falezlerin, bu denizin, bu ay ışığının, bu gökyüzünün var olmaya devam edeceğini ileri sürse, acıyarak gülümserdim! Mümkün müydü, dünya nasıl benden daha uzun ömürlü olabilirdi? Ben onun içinde kaybolmuş değildim ki; o benim içimde hapsolmuştu; üstelik içimi doldurmaktan da çok uzaktı; (..)
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.