Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Horiki gibi arkadaşlarla içmek bir yana, diğer insanlarla olan tüm etkileşimlerim acı çekme uygulamalarından öte değildi. Bu acıyı hafifletmek umuduyla soytarıyı oynuyordum fakat soytarılığın kendisi de beni yoruyordu artık. Sokakta en ufak bir tanıdığım, hatta bir tanıdığıma benzettiğim birini görsem aniden irkiliyordum; içim tiksintiyle ürperiyordu ve başım dönüyordu. Başkaları tarafından çok sevildim ama görünüşe göre onları sevme yeteneği bende yoktu. (Ya da, insanlar âleminde "sevgi" denen şeyin olup olmadığından bile şüphe ettiğimi söyleyebilirim.) Bu yüzden, benim gibi birinin yakın arkadaşının olmaması çok normaldi. İnsanları "ziyarete" gitmek bile imkansızdı benim için. Başkalarının evinin kapısı benim için İlahi Komedya'daki cehennem kapılarından farksızdı. Biliyordum, o kapının ardındaki derinliklerde korkunç bir canavar geziniyordu, bir ejderha kıvranıyordu, çürüyen etin kokusu dolduruyordu havayı. Hiç arkadaşım yoktu. Gidecek yerim yoktu.
Sayfa 69 - ithaki
·
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.