…benim sağ elim, senin sol elin; tıpatıp, içiçe, sımsıkı... Öyle olurdu ki, sokağa, yürümeye çıktığımızda, ellerimiz sanki kendiliklerinden bilirlerdi tutuşmaları gerektiğini; aynı anda da, karşılıklı, biribirlerini bulup, kavuşurlardı.
Bu, biribirimize iletmekte olduğumuz anlam(lar)ın bir tür odak noktasıydı- sanki, ilişkimizin, somut, fiziksel, hatta 'duyumsal' temeli...