Halbuki bu tepkilerin nedeni 'o an' yaşadığımız olayın bizzat kendisi değil, yaşadığımız olayın içimiz de uyandırdığı bir başka huzursuzluk duygusudur.
Öf k emizin sebebi ise o an bize kendimizi kötü his settiren kişiyi düzeltmek değil, içimizde huzursuz luk duygusu uyandıran 'dürtü kaynağını yok etme çabası'dır ... Dürtü kaynağı (genellik l e karşımızdaki bireyin davranışıdır) yok edilirse; durdurulur, kor kutulur, sindirilirse, derinlerde uyanan huzursuzluk hissinin de duracağı yanılgısıdır ... Halbuki dürtünün kaynağını (karşımızdaki bireyin davranışını) yok et meye çalışmak, bilinçaltımızda yıllarca gelişmiş olan hassasiyetlerimizi yok etmez ... Yaşamımız boyunca binlerce dürtü ile karşılaşacağız ve her bir dürtü bizi huzursuz ettikçe o dürtülere karşı savaş açmak zo runda kalacağız; onları susturmak, durdurmak, en gellemek gibi sonu olmayan bir mücadelenin içine gireceğiz ... Bu çılgınca bir yanlışlıktır. Doğru olan; bi zim dışımızdaki yanlışlar karşısında kendimizi kötü hissederek savaşmayı değil, iyilik halimizi koruya rak o yanlışı düzeltmeyi ve bunu hem kendimizle hem de karşımızdaki ile barışık olarak yapmayı öğrenmemizdi...