Hakkında o kadar çok şey yazılmış ki ben kitabın konusundan değil, hislerinden bahsetmek istedim. Kitapta 6 adet öykü bulunuyor, bu öyküler size Petersburg soğuklarını da yaşatıyor, lüksler içindeki Neva bulvarını da. Bir yandan Portre hikayesiyle ressamların yoğunlukta ama başrolün açgözlülük olduğu yazıyı okurken, diğer yandan köpeklerin birbirleriyle mektuplaştığı şahane öykü olan Bir Delinin Anı Defteri’nde buluyorsunuz kendinizi. Genel olarak bahsedildiği gibi asker, memur, doktor, terzi gibi mesleklerin etrafında dönen, kısmen sıkıcı hayatlarını neşelendirmek için hep iletişimde olmak zorunda olan kahramanların hikayeleri bunlar. Ast üst ilişkisinin dünyanın sonu gelecekmiş gibi önemli olması da ayrı bir mesele. İnsanlar Palto hikayesini beğeniyorlar genellikle ancak Portre daha derinden etkileyen bir hikaye bana göre. İnsanın istediğini elde ettikten sonra hayatında amaç kalmaması ya da gerçekten istediğinin o olup olmaması, sanat ve zanaat arasındaki o maddi fark gibi konular ilmek ilmek işlenmiş ve okurken gerçekten düşündürüyor. 1800’lü yıllarda yazılan bu hikayelerin günümüzde hala geçerliliğini korumasıyla ilgili yorumu ise size bırakıyorum.