Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

"Endişeler bir tane değil ki Ma. İnsan baştan aşağı endişe yumağı, öyle çok konu var ki..." "Hayır, yanılıyorsun. Hepi topu sadece iki endise var." "İki mi?" diye hayretle soruyorum. "Tabii ki. Bak, insanın her endişesi şu iki seçenekten biri: Ya istediğim olmazsa? Ya istemediğim olursa? Her endişene bak, bu ikisinden biri." Gülmeye başlıyorum. Birkaç endişe örneği geçiriyorum kafamdan, gerçekten de öyle. Endişe yaşamın akışından korkan zihne ait bir mesele. "Ma, bu durumda endişe, zihnin yaşamı kendi ajandasına göre yönetme sevdasından doğuyor değil mi?" "Aynen! Zihin kendine göre bir yol haritası belirliyor, ondan sonra da tüm yaşam onun her adımına uysun derdine düşüyor. Uyamaz. Uyamadığını da biliyoruz zaten. Ne kadar başaramadığımızı bin kere yaşıyoruz çünkü, bu yüzden endişe balonuyuz. Halbuki aracın her an nasıl ilerlemesi gerektiği belli. Yaşam her an önümüze her birimiz için en uygun şekilde serilecek zaten ve tek yapman gereken ilerlemek. Çözecek bir şey yok. Yaşam her an ve yaşamda yapacağın önünde zaten. Teslim ol, o anla birleş, yaşa, geçip gitsin. Deneyim tamamlansın." "O zaman en önemli konu şu: İşleyişi araca bırakmak. Peki her an araca bırakıp bırakmadığımı nereden bileceğim? Ne yapayım da araca bırakayım? Bunu nasıl basitleştiririz derdindeyim. Nereden bileceğim ki?.." "Var var, oraya geliyorum, hem de çok basit bir yolu var. Bak şimdi beni iyi dinle," diyor heyecanla. Tabii ki dikkat kesilmiş haldeyim. "Minacim bu araçta navigasyon sistemimiz olan Can, esasında her an yolcu ile iletişim halinde. Yolcu ne zaman yine yanılıp direksiyonu zihne bıraksa, Can hemen sinyali gönderiyor." "Gerçekten mi? Nasıl?" "Her şey yolunda, hissinin kaybı ile. Bak, araç Can'dan ilerliyorsa, ana tema 'her şey yolundadır. Genel bir iyilik hali hissedersin. Yaşamın getirdiklerine yaradılışınla teslim olmuşsundur. Ne getiriyorsa, o anı kabul edip onunla birleşirsin. Alacağını alır, gerisinin içinden geçer gidersin. Zihne düştüğümüzde ise bu his ortadan kalkar. Bedeninde olumsuz hissetmeye başlarsın. Bak dikkat et bedeninde diyorum, aracında yani. Bir burkulma, bir iç daralması, karnında bir sıkışma, bir hazımsızlık hissi, kalbinde bir sıkışma, içine oturan bir yumruk gibi gibi. Herkes farklı yaşayabiliyor. Neden bu? Çünkü zihnin aracı kendi istediği şekilde yönetecek diye, sürekli 'Sorun var, eksik var, şunu yapmalıyız, bunu etmeliyiz' kafası üzerinden düşünceler salıyor da salıyor. İşte zihnin verdiği bu düşüncelere inandığında, gerçekte değilsindir artık ve filme gidersin. işte bedenin de bir nevi 'Yanlış yerdesin ey yolcu, beni de yolumdan çıkartıyorsun ve ben buna razı değilim!' demekte. Dolayısıyla bedeninde olumsuz bir şeyler hissedersin."
Sayfa 341Kitabı okudu
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.