Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
8/10 puan verdi
Uzun zamandır bu tarz bilgi dolu, söylev tarzında bir kitap okumadığım için -
Seneca
Seneca
hariç- düşüncelerimi toparlamakta biraz zorlanıyorum açıkçası. Fakat böyle bir kitap ve böyle değerli bir çeviri bir incelemeyi hak ediyor bence, o yüzden bir not düşmeliyim buraya~ Öncelikle kitabın da adı olan "aptallık duvarı" ifadesini çok beğendim çünkü gerçekten hangi konu olursa olsun insan zihninde ona karşı bir duvar örmüşse artık o şeyin kişide bir karşılığı olmuyor. Yoro Takeshi de bu durumdan gerek bilimsel olarak gerekse örnekler vererek çokça bahsediyor ki bilgilendiriciydi benim için. Bunun yanı sıra bilinç yani günümüz dünyasının insanı nasıl mutlak doğrulara, dar kalıplara ve sürerliliğe sürüklediğini; neredeyse uykuyu bile gereksiz görmeye ittiğini okumak ve kendimizi değişime, daha geniş açıdan bakmaya açmamız gerektiğinin vurgusunu görmek kayda değerdi. Bir kez daha bilinçlendim~ Öte yandan açıkçası yazarın bakış açısında -özellikle dinlere dair- oturtamadığım, "acaba ben mi algılayamadım?" diye düşündüğüm bir durum var. Örneğin, semavi dinleri çok fazla tek boyutlu, düz bir bakış açısına sahip bir düzleme indirgiyor. "Yaratıcının tekliğine inanmak = doğrunun da tekliğine inanmak" düşüncesiyle bakıyor sanki ve hatta bu yüzden bu tarz inançlarda insanların değişmesinin de kabul edilemediğini söylüyor. (171) Oysa Peygamber de dahil her insanın değiştiği, geliştiği, hata da yaptığı söylemi dinin kendisinde olan bir şey. Dahası monist/tek boyutlu düşünce dediği gibi noksanlık içerir, evet. Fakat Yoro bunu da semavi dinlerle bağdaştırıp dünyanın üçte ikisinin bu düşünceyle yaşadığını ima ediyor. Ben de zamanında
Ölümcül Kimlikler
Ölümcül Kimlikler
'e aldığım notu hatırladım bunu görünce ve şey dedim: "İyi de ya toplum/insan dini şekillendiriyorsa? Yani en basitinden Kur'an evrensel mesajlar içeriyorken, daima düşünmeyi vurguluyorken bunları dar kalıplara indirgemiş olan bizler değil miyiz? Ayrıca Yoro Takeshi'nin anlatımında fazla bilimsellik/hisleri gözardı etme (?) hissettim bir de gibi. Bahsettiğim doğrudan duygusuz olma hali değil, tam tersine cemaat bilincinden, başkalarının hislerine önem vermekten, sağduyudan çokça bahsediyor. Ancak toplumun/insanın neyden neye dönüştüğünü, neyi neden yaptığını ifade ederken hep düşünme eylemi üzerinden gidiyor sanki. Oysa belki de insan kafasını mutlak doğruya odakladığından değil, o an öyle hissettiğinden harekete geçiyor
Amin Maalouf
Amin Maalouf
'un örneklediği gibi? Yani bilmiyorum yazarın "insanın gerekli gereksiz düşünme faaliyeti -> zihinde Tanrı yaratması" görüşünün aksine, daha yerleşik hayata bile geçmemişken Göbeklitepe'de dünyanın ilk tapınağını inşa edenlerin, düşünceden çok hisleriyle hareket ettiğini düşünüyorum mesela... Daha değinilecek çok nokta var aslında ve gerçekten hem dolu dolu hem de karışık bir kitap. Bir gün alıp yeniden okuyacağıma dair kendime söz verdim bu yüzden~
Aptallık Duvarı
Aptallık DuvarıYoro Takesi · Denizler Kitabevi · 20214 okunma
·
113 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.