Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir Vélazquez resmine baktığınızda, Mozart dinlediğiniz, Dickens okuduğunuz ya da Billy Connolly'e güldüğünüzde, ki bunlar rastgele seçtiğim dört isimdir -bir noktayı kanıtlamak amacıyla rastgele isimler seçmek daima büyük zaman ve düşünce gerektiren bir iştir- hepiniz rahatlıkla fark edersiniz ki bu büyük adamlar yaptıkları her şeyi dünya için yapmaktadır ve doğal olarak sonuçlar büyüleyicidir. Ama bir William Blake resmine baktığınızda ya da Bach'ı dinler, Douglas Adams okur veya (çağdaş İngiliz aktörü ve stand- up komedyeni] Eddie Izzard'ın bir performansını izlerken şöyle düşünürsünüz: Koskoca dünyada onları gerçekten anlayan tek insan muhtemelen sizsinizdir. Elbette ki kalan herkes onlara hayrandır, ama hiçbiri onlarla sizin kurduğunuz kadar gerçek bir ilişki kuramamıştır. Bunu bir kuram olarak öne sürüyorum. Douglas'ın eserleri Bach'ın yüce sanatı ya da Blake'in yoğun kişisel evreni değildir hiç kuşkusuz, ama yine de kişisel görüşümün geçerli olduğuna inanıyorum. Bu âşık olmak gibi bir şeydir. Adams'ın özellikle hoş bir cümlesi ya da övücü veya yerici bir cümlesi gözünüze iliştiğinde, içinizden en yakınınızdaki yabancının omzuna dokunup bunu onunla paylaşmak duygusu geçer. Yabancı okuduğunuz satırlardan hoşlanmış görünebilir, gülebilir, ama siz kendi kendinize aslında onun cümlenin gerçek gücünü ve niteliğini sizin kadar kavrayamadığını düşünürsünüz; tıpkı anlatıp durduğunuz kıza sizin gibi arkadaşlarınızın da (çok şükür ki) âşık olmamaları gibi.
·
45 görüntüleme
Karvin okurunun profil resmi
Daha güzel açıklanamazdı herhalde
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.