Mutluluk ve başarı arayışına gem vurulabilen, keder ve hayal kırıklığının da hayatın akışı içinde doğal sayıldığı bir dünyayı özlüyorum. Bizi robot değil de daha insan kılan, kendimizi ve hayatı düşündüğümüz, varlığı seyreyleyip süzdüğümüz, yavaşladığımız bir dünya. ‘Kâfi’ diyebildiğimiz, ele geçirmek için tabiatı talan etmediğimiz, tamahkârlığı dizginleyebildiğimiz bir dünya. Ağız
dolusu gülmek zorunda hissetmediğimiz bir dünya.