Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kalkmalıyım diyorum kendime. Bakmalıyım, görmeliyim evde olup bitenleri. Hakimi benim bu toprağın! Söylenen her lafı duymalıyım. İşte böyle psikolojik bir halden kaynaklanıyor devletin, insanlarını dosyalama sistemine başvurması, diye düşünüyorum. Devletten habersiz hiçbir iş yapılmamalı! Onun anlayamayacağı kelimeler çıkmamalı yurttaşların ağzından. Devlet beş yaşında bir çocuk gibi. Onun seviyesinde konuşulmazsa, büyükler gezmeye giderken yanlarına alınmazsa ağlamaya, kırıp dökmeye başlıyor. Dünyanın bütün devletleri böyle. Yataklarından kalkamayan hastalar gibi. Kaprisli yaşlılar gibi! Her şeyi bilmek istiyorlar. Yurttaşlarının nasıl seviştiğini, evde en çok kimin küfür ettiğini. Her şeyi! Herhangi bir yurttaş isyanının hayat bulduğu gün, yüzlerine vurabilecek güçte oluyorlar, pisliklerini herkesin. “Sen annenin ölmesini istiyordun! Sus! Sense otobüste yaşlara yer vermiyorsun! Sen de sus! Arkadaki şişko! Sen daha dün küçük kardeşinin ekmeğini çalarken nasıl olur da bugün bana, devlete karşı gelirsin?” Diyerek susturmak için bilmek istiyorlar her şeyi. Her insanın bir utancı vardır. Devletin görevi, kullanma günü gelene kadar bu utançları toplayıp saklamaktır. Toplumsal sözleşme diye bir saçmalık hiçbir zaman var olmamıştır. Kimse kendi çıkarları için birilerine devlet olma yetkisini vermemiştir. Benciller ve korkaklar dünyasında çıkar, kişisel dolandırıcılık yeteneği ile elde edilir. Ve insanların birbirlerine attıkları kazıkların yanında, devletin onlara attığı fazlasıyla hafif kalır…
·
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.