Gönderi

Salt Ibadete Indirgenmiş, Hayatından Soyutlanmış Bir Din Kurtuluş Olabilir Mi?
"İnsan sarp yokuşu göze alamadı. Sen sarp yokuşun ne olduğunu bilir misin? Esir bir boynu kurtarmaktır(Özgürlüğü için mücadele edene destek olmaktır) veya salgın bir açlık gününde insanların karnını doyurmaktır. Yakın bir yetime veya toprağa yapışan bir fakire ikramda bulunmaktır. Bütün bunlardan sonra iman edip birbirine sabrı ve sevgiyi tavsiye etmektir... " 90/ Beled, 11-17 Hira dağında inzivaya çekilmiş bir insanı alıp şehrin ortasında mücadeleye çağırmış bir Tanrı varken; bizler nasıl olurda sadece ibadetle geçirilen bir ömür sonrası Ahireti kazanacağımızı düşünüyoruz. İbadetin yanı sora insanların; insanın insanla olan ilişkilerine göre sınanacağını dile getiren Kur'an aynı zamanda asıl zorlu yokuşun burası olduğu, insanların bir çoğunun bu sarp yokuşta döküleceğini dile getiriyor. O yüzden bizler, - ibadeti mi yapar etliye sütlüye karışmam - diyen Müslümanlardan olamayız. Müslüman kimliğine sahip olmak demek; zulmün kimden kime yöneldiğine bakmadan tepki göstermek demektir. Muzlumun yanında olmak demektir. Komşusu açken tok yatmayan olmak demektir. Komşunun, dostunun, arkadaşının acısını ciğerinde hissetmek demektir. Eve kapanıp saatlerce ibadet etmek, namaz kılarak sabahlamak ve her sene hacca gitmek demek değildir Müslüman olmak. Biz gece namaz kılarken komşumuz açlıktan can veriyorsa vay o namazlarımızın haline. Sonuç olarak; toplumsal dayanışmanın had safhada olduğu, güvenli iletişimler, sağlıklı bireylerin yetiştiği bir insan/toplum hedefi vardır Kur'an'ın. Bu toplumsal hedefe ulaştıktan sonra İman etmenin bize bir değer kazandıracağını dile getiriyor Kur'an.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.