İnsan, hayatını ne kadar 'hızlı' yaşarsa, kendisini geçmi şine bağlayan ilmikleri o kadar kolay söker atar. Hızlı yaşamak modern dünyanın ritmine ayak uydurmak demektir. Çoğumuz işlerimize belirli saatlerde ve çoğunlukla motorlu taşıtları kullanarak gideriz. Gözlerimizin gördüğü dünya bize sürekli değişen görüntüler sunar. Görüntüler adeta akar ve bu akış içerisinde biz daima bir şeylere geç kaldığımız yahut yetişemeyeceğimiz hissine kapılırız. Modern dünyanın kandır macası da budur işte: Her şeye yetişmek isterken hiçbir şeye yetişememek, her şeye sahip olmak isterken aslında hiçbir şeye sahip olmamak ...