İletiyi uzun tutmak istemediğim için kısa kestim yazının devamı;
Türk’ün ülkesini işgal edebilmedeki zorlukların nedenleri şunlardır: O ülkenin derebeyleri tarafından oraya çağrılman olanaksızdır, keza hükümdarın çevresindeki kişilerin başkaldırısının, senin girişimini kolaylaştırmasını umamazsın. Bu da, yukarıda belirtilen nedenlerden kaynaklanır: Hepsi sultanın kulları oldukları ve ona bağlı oldukları için, satın alınmaları daha zordur; satın alınsalar bile, daha önce belirtilen nedenlerden ötürü insanları peşlerinden sürükleyemeyecekleri için, fazla yararlı olmaları beklenemez. Bu yüzden, Türk’e saldıracak olan kişi, onu tam bir birlik içinde bulacağını düşünmek zorundadır ve oradaki kargaşalar yerine kendi güçlerine bel bağlamak durumundadır. Ama bir kez Türk’ü yener ve ordularını yeniden toparlayamayacağı biçimde onu bozguna uğratırsa, hükümdarın soyu dışında çekineceği bir şey kalmaz: Hükümdarın soyu ortadan kaldırılınca, korkulacak hiç kimse kalmaz, çünkü başkalarının halk nezdinde hiçbir itibarları yoktur ve galip olanın nasıl zaferden önce onlara bel bağlaması olanaksız idiyse, aynı şekilde zaferden sonra da onlardan korkması gerekmez.
“Fransa gibi yönetilen krallıklarda bunun tersi olur; çünkü krallığın kimi baronlarını kendi yanına çekerek buraya kolayca girebilirsin; çünkü durumundan memnun olmayanlar ve yenilik olmasını arzulayanlar her zaman bulunur; bu kişiler, belirtilen nedenlerden ötürü, sana o devletin yolunu açabilir ve zaferini kolaylaştırabilirler. Ne var ki, daha sonra burasını elinde tutmak istediğinde, gerek sana yardım etmiş olanlarla, gerek ezdiklerinle aranda bitmek bilmez sorunlar baş gösterir. Prensin soyunu ortadan kaldırman da yeterli olmaz, çünkü yeni hiziplerin başına geçen senyörler kalır geriye ve onları ne hoşnut edebileceğin ne ortadan kaldırabileceğin için, ilk fırsatta o devleti yitirirsin.”