Hüzün, çocuk oyuncağıydı. Kıymık kıymık kalırdık. Yaşı ne olursa olsun herkese aynı gecikme duygusunu yaşatırdı. Çocuklarımız değil de babalarımız götürürdü bizi evlerimize, bu ürperti ayininden. O gider bir odayı daraltırdı düşleriyle, biz ay ışığı ile mezarlarımızı derinleştirirdik...