Bugün benden size buruk bir Merhaba, dostlarım..
Kitabı bitirmekten geliyorum..
Umut.. Yıldız.. Handan..
Şarkıda, “bir gönül davası bu anlatsam ağlarsın” diyor ya hani..
Umut anlattı, ben dinledim.. Handan’a ağladım, Yıldızı hiç sevemedim..
Hayat bu ya, hepimizin gayretleri neticesinde payına düşen bir kader var. Bazen canından can alan bazen canına can katan bir eylem, “yaşamak” var. Yaşarken savruldu Umut. İnsana aslolan duyguları kendi hayatında idame ettireyim derken kayboldu gitti. Hayat be, bir kerede adil olsa kuralların, bir kerede herkes için yaşamak candan olsa, kimse üzülmese, ağlamasa..
Aşk denen mefhum, gözlerimizden yaş olup akmasa..
Sevmek bu kadar acıtmasa..
Umut, üzülme. Sokağın ışıltısından Yıldızlar görünmese de bakmayı bilirsen onlar hep orada..
Dilerim bu sefer Handan’a kavuşursun..
Handan, yitip giden bu dünyanın içinde kaybolmamanı dilerim.. Bir umudun var ona kocaman sarıl ve onun göğünde yıldız olup parla..
Yıldız, sana kırgın veya kızgın değilim.. içimde kocaman bir boşluk açtın, bu boşluğu doldurmak için kendimi kandırmam gerekiyor ve bu çabayı sarfetmek için daha şimdiden yorgunum..
İnsanız ya dostlarım, herşey bizim için.. bir romanın içinde kaybolup gitmek isterseniz
Ali Bektaş Hocam’ın kalemine bir şans verin isterim..
Ankara’nın sokakların da dolaşır, bir tanıdığın çocukluk hatıralarını dinler gibi mesud olursunuz..
Kaleminize sağlık, kıymetli Hocam..
Not: Bu kitap bana canım çiçeğim