Gönderi

Bebekte «BEN» lik henüz çok az gelişmiştir. O, hâlâ kendisini annesiyle bütün hisseder. Anne varolduğu sürece ayrı olma duygusuna kapılmaz. Bebeğin yalnızlık duygusu annesinin göğüs- leri, derisi gibi ananın nesnel varlığı ile giderilir. Ço- cuğun yalnızlık ve erkinlik duyguları biraz gelişince, annenin fiziki varlığı artık yetersiz kalır ve böylece yalnızlığı başka yollarla alt etme gereksinimi doğar. Benzer biçimde insan soyu da, bebekliğinde kendi- ni doğa ile bir bütün olarak hissediyordu. Toprak, hay- vanlar, bitkiler insanın dünyası idiler henüz. Kendisini hayvanlarla bir tutuyor ve bunu hayvan maskeleri ta- karak, hayvanlara ya da hayvan totemlere taparak belirtiyordu. İnsan soyu, bu ilkel bağlardan kurtulduk- ça, kendini doğal dünyadan da ayırdı ve yalnızlıktan kurtulmanın yeni yollarını arama gereksinimi içinde, büyümeye başladı. Bu eğilimin üstesinden gelmenin yollarından biri her tür dinsel ayinlerle kendinden geçiş anıdır. Bazan bunlar, uyuşturucular yardımıyla kendi kendilerini et- kiliyerek, kendinden geçiş (trans) biçimi olabilir, Bir- çok ilkel kabile, ayinleri bu tür çözümün canlı örnek- lerini oluşturur. Bu sürekliliği olmayan kendinden ge- çiş anında dış dünya ve ondan doğan ayrı olma duy- gusu yiter. Bu törenler topluca yapıldığından, bu çözü mü daha etkili kılan kitle içinde kendini yitirme de ek- lenir.
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.