Düşünebildiğim tek şey...
"Yalan söylüyorsun."
Nazeer hayır anlamında başını sallıyor.
"Ama..."
Başını sallamaya devam ediyor.
"Anlamıyorum."
"Senden hoşlanıyorum" diyor sessizce. "Çok hoşlanıyorum."
İçimde bir şey parlıyor; müthiş bir şey. Bir duygu dalgası. Bir tutam ateş. Sevinç. Ardından inkâr, katı bir inkâr.
"Saçma."
"Saçma değil" diye fısıldıyor.
"Ama sen beni öldürmeye çalışıyorsun."
"Hayır." Başını öne eğiyor. "Sana, seni önemsediğimi göstermeye çalışıyorum."