Gönderi

Bizler modern zamanın ebeveynleri olarak modernliğimizin delilini eskilerden kaçmak sanıyoruz. Onların yaptıklarından uzak durdukça daha “doğru” anne babalığa ulaşacağımızın vehmi var akıllarımızda. Elbette her gün karşımıza çıkan onlarca uzman görüşü, çocuk yetiştirme metodolojisi ve materyalinin buna katkısı büyük. Öte yandan zihnimizde yerleşik olan algıyı da konuşmamız gerekiyor: Çocuğum mahrum kalmasın ! Bizler yokluk zamanının çocuklarıydık. Pek azımızın sepetler dolusu oyuncağı vardı. Her birimiz kendi çocukluğunu düşününce çamurdan yapılmış eşyalarla kurduğu bir evciliği, deney yapma sevdasıyla salça tenekesine doldurduğu çer çöpü yahut ele alınan dal parçalarıyla dünyayı kurtaran büyük bir kahraman oluşunu hatırlar. Az eşyamız, sınırsız hayal gücümüz ve etraftaki her nesneyi oyuncağa çevirebilme yetimizle muhteşem çocuklardık. Sonra büyüdük. Büyürken kızgınlık ve kırgınlıkla durduğumuz noktalar oldu elbette. Sahip olabilme gücümüz arttıkça eksikliklerimizi fark ettik. Doğrusu bizde olmayan her şeye “eksiklik” dedik. Şimdi, durduğum yerde, kendime en çok bunu soruyorum; onlar eksiklerim miydi gerçekten , yoksa her birinin olmayışı mıydı beni böyletamyapan ?
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.