Gönderi

Ortaçağda, modern cihetten anlamlandırılan şekilde sınır ve hudut kavramları yoktu. Siyasi güç odakları farklı olmasına rağmen, kültürel anlamda İslam dünyası, "İslam Memâliki" tabirinin işaret ettiği şekilde bir bütün olarak addedilirdi. Bu bakış açısı, Müslümanların zihinlerine, bütün İslam dünyasının kendi yurtları olduğu fikrini yerleştirmiş ve bu fikir de kültürel etkileşime olanak sağlayan seyahetler için uygun zemini hazırlamıştır. Sufilerin seyahat ettiği en önemli duraklardan biri, Şam ve Anadolu dolaylarıydı. Özellikle Şam tam anlamıyla bir ilim merkezi sıfatını taşımaktaydı. Dolayısıyla sadece sufilerin değil, medrese talebelerinin de yoğun olarak tercih ettiği bir uğrak yeri olmuştu. Burası, öğrencilerin fikir alışverişi yapıp sonra diğer bölgelere dağıldığı bir kültür merkeziydi. Şam'a gelen öğrenciler yaklaşık yüz kadar farklı şehir ve kasabadan yola çıkıyorlardı. Suriye, Bağdat, Irak en büyük öğrenci grubunu göndermekle birlikte, Arabistan, Sicilya, Türkistan bölgelerinden gelen öğrenciler de burada öğrenim görürlerdi. Bu öğrencilerin üçte biri mukim olmayıp gezgin statüsündeydi. ⁶² Şam, Moğol istilasından önce de tasavvuf mensupları için bir çekim merkeziydi. Bunun temel sebebi, daha önce açıkladığımız gibi, bölge devlet adamlarının tasavvuf ehline çok hürmetkar davranması ve bu taifeye her türlü imkânı en üst derecede sunmasıydı. Bu ilgi nedeniyle bölge birçok ilim adamı için cazibe merkezi olmuştu. Bu durum döneminin yazarlarının eserlerine de yansımıştı. Örneğin İbnu'l-Esîr, Şam'da tasavvuf erbabına çok imkânlar sunulduğunu ve çokça saygı gösterildiğini ifade etmektedir. Bu aşırı ilgi sebebiyle, Horasan ve diğer yerlerden birçok insan Şam'a yönelmiştir. İbnü'l-Esîr'e göre, bölgede sufilere gösterilen saygının boyutu o kadar fazlaydı ki, diğer devlet görevlileri tasavvuf mensuplarına karşı kıskançlık duymaya başlamıştır.⁶³ Fahreddin Râzî'nin hutbelerinde Eyyubi hükümdarı Melik Adil'in ismini zikrettiği ve onun ülkesine Horasan ve başka bölgelerden insanları yönlendirdiği tarihi belgelerde sabittir.⁶⁴ ⁶² J. E. Gilbert, "Institutionalization of Muslim Scholarship and Professionalization of the Ulema in Medieval Damascus", Studia Islamica, (Paris, 1980), s. 119. ⁶³ Ebu'l Hasan İzzeddin Ali b. Muhammed b. Abdulkerim İbnu'l-Esîr, et-Târiîhu'l-Bahîr fi'd-Devleti'l-Atabekiyye, tah. Abdulkadir Ahmet Tuleymât, (Kahire: Dâru'l-Kutubi'l-Hadise, t.y.), s. 171. ⁶⁴ Ebu'l-Abbas Şemseddin Ahmed b. Muhammed İbn Hallkian, Vefeyâtu'l-Âyân ve Enbâu Ebnâi'z-Zaman, tah. İhsan Abbas, (Beyrut: Dâru Sadır, 1978), c. V, s. 76.
Sayfa 68 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR
·
159 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.