Gönderi

kitaplığım ve çalışma masam mütalâa odasında iken, pek okuma yapamıyordum. sonra kaç hafta önce ayrı bir küçük raf bularak, kendi odama taşıdım. hâl böyle olunca anladım ki kitaplar gözümün önünde, yatağımın yanında, başucumda durmalı; bana seslenmeli, bağırmalı, çağırmalı, nazlanmalı, cilve yapmalı, üzülmeli, sevinmeli; hasılı "oku beni, hakkımı ver!" demeli imiş...
·
304 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.