Gönderi

“Sevgi ile öfke, aşırı sevinç ile aşırı durgunluk arasında gidip geliriz. Yetişkinlikte çok daha ılımlı bir insan görüntüsü vermemize karşın dengemizi korumayı nadiren başarabiliriz. Dalgalı denizlerde suya bata çıka seyreden gemilerin yolculuğuna benzer hayatımız.." Duruyorum, kendi denizimde durum değerlendirmesi yapmak için. Bana ait olmayan ama can yeleği olarak “dursun” diye aldıklarım var, belli ki ağırlar. Eee, bir dakika.. Ben zaten yüzmeyi biliyorum. Bunlara ihtiyacım yok ki. Hem ben suyun içinde, derinlerde olmayı, bütün olmayı seviyorum. Bunlar niye sırtımda, kolumda, ayağımda? Gülümsüyorum, sebepsiz. Halbuki sebepsiz “gülünme-meli”. Tam da bu nedenle duygularımızın kıyılarında yaşıyoruz, hayatı. Bir ucu sevgi, diğer ucu öfke. Hızlı hızlı geçişler. Erich Fromm’un muazzam bir tespiti var: Günümüzde insanların mutluluk anlayışı “eğlence” odaklı çünkü tüketmek ve daha fazla tüketmek, doymamak üzerine programlıyız. Yetmiyor, yettirilemiyor. Oysa, asıl zenginlik kendinden verebilmek. Buradaki sınır, kıymetli. Anı paylaşırken, ortak olmak. Durun ya da yavaşlayın. Mümkün.
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.