Gönderi

“Halk bir hoştur: Bazen askerler onları öldürür, üstlerine bütün şarjörü boşaltırlar. Her yer kan gölüdür. Ateşkesten sonra… Kadınlar ellerinde ekmekler de gelir, askerciklere biraz ekmek verirler. Buna gerçekten öfkelenmiştim. Ben onlara sordum: “Fakat nasıl? Bizi köpekler gibi öldürmek için gelenlerin nasıl ‘teşekkürler ‘ dersiniz?“ “Hayır senora! Bunlar bizim oğullarımız! Onlar aynen bizim kasabanın gençleri gibidir. Emirleri veren en yukarıdakilerdir. Bu olanların suçu yok. Yarın dan sonra, belki de aynı şey bizim çocuklarımızın da başına gelecek. Askeri alındıklarında, insanları öldürmeye gönderecekler. Onlara bir parça ekmeği nasıl vermeyelim?“ Herkes böyle davranmıştı. Bir zaman sonra, onları ben de anladım. Halkımız ne kadar akıllı! Gerçekten! Bu çılgınlık neden herkesi öldürüyor? Ne korkunç adamlar! Ne kötü adamlar! Benim halkıma bunu nasıl yaparlar? Biliyor musunuz, bir keresinde, kadının biri askerlerin arasında yeğenini tanımıştım. Ona sarılmak için yanına gittiğinde, yiyecek ikram etti. Fakat oğlan almak istemiyordu. Teyzesine, Siglo XX halkının askerleri zehirlemeye çalışacaklarını açıkladığını söyledi. Gerçekten korkmuştu. İşte hepsi böyleydi. Bize yaklaşmasınlar diye kurtulmuşlardı. Fakat yavaş yavaş verdiklerimizi almaya başladılar. Ve kışlalarına döndüklerinde, manchegoslar koruculara soruyorlardı: “Bu denli insanları öldürecek kadar nasıl aptallaşa biliyorsunuz? Herşeylerini bizimle paylaşıyorlar, hepsi de bize çok iyi davranıyorlar. Siz bahşi misiniz? Siz canavar mısınız? Gerçekte olup bitenleri göremiyor musunuz?“ İşgalci olduğunu subayları çok geçmeden askerlerin arasındaki konuşmaları öğrenince, manchegoları tepelere göndererek cezalandırdı. Doğunun sıcak havasına uygun giysilerle genç askerler, yüksekdeki soğuğa alışık olmadıklarından çok zorluk çektiler, hatta soguktan ölenlerde oldu. Soğuğa dayanarak yaşayanları da alıp götürdüler. Onlara ne oldu? Bilmiyorum.”
·
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.