Gönderi

Kahire'deki Abbasilerden son halifenin, hilafeti Osmanlı Sultanı I. Selim'e devretmesi öyküsü ilk kez 1788de İsveç sefaretinde görevli Türk Ermeni'si ünlü bir yazarın Fransızca yazdığı meşhur kitabında zikredilmektedir. Ignatius Mouradgea adındaki bu yazaron İsveç'teki ado Baron d'Ohsson'du. Öykünün o sıralar ortaya çıkmasının, hiç kuşkusuz, aynı ylllarda ortaya çıkan, Osmanlıların siyasal değil, dinsel hâkimiyete dayanan bir ülkeler topluluğunun başına geçme konusundaki yeni iddiaları ile de bağlantısı vardır. 18. yüzyl sonlarıyla 19.yüzyıl başlarında bunun gerçekten düşünülmüş olduğu, o dönemde yazılmış ve Ortadoğuda gecen bir İngiliz romanındaki ilginç bir bölümden de anlaşılmaktadır. Romanda devlet memurlarının ve görevlilerinin dürüst olmayışından söz eden bir karakter, sultanın bile Allahın Sadık Halifesi unvanını almakla kendi kendine yalan söylediğini ileri sürmektedir. Doğru olsa da olmasa da, Osmanlıların bu hilafet iddiası, Batı ve Doğu Avrupadaki emperyalist devletlerin İslam ülkelerinin çoğunun yönetimine geçmeye başladığı 19. yüzyılda ortaya çikan Panislamizm ile birleşerek, Müslümanlar arasında yaygın bir kabul görmeye başlamıştır. Gücü, büyüklüğü ne olursa olsun, en son bağımsız İslam devleti olan Osmanlı İmparatorluğu bu insanlar için son dayanak olmuş; Osmanlı sultanının halifeliği, sultanın İslam'ın başındaki kişi olduğu tezi, bağımsızlığını kaybetmiş olan İslam ülkelerinde heyecanla kabul görmüştür. Osmanlı İmparatorluğu'nun bu iddiası 1876'da ilk Osmanlı anayasası hükümleri arasında da yer almıstır. Bu iddia 1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti hilafeti kaldırıncaya kadar sürmüştür.
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.